Batık bedel sendromu ( Sunk Cost Syndrome ) diye bir kavram var. Bu sendrom kısaca şu demek; o kadar çok yatırım yaptım ki sonuca ulaşamasam ya da bir fayda sağlamasam hatta zarar da verse emeklerimi harcayamam. Hemen bir örnekle konumuzu pekiştirelim, erkek/ kız arkadaşınıza evlilik düşüncesiyle bir çok maddi/ manevi yatırım yaptınız yıllarca emek verdiniz ama kendisi bir türlü evliliğe yaklaşmıyor. Siz de ‘Ben bu ilişkiye çok emek verdim.’ diyerek sonuçlanmayacak bu ilişki içinde kalmaya devam ediyorsunuz. Hemen bir diğer örneğe geçiyorum; bir iş yeri açtınız sermaye koydunuz, dekorasyon masraf yaptınız, kâr etmediğinde cepten harcadınız, seneler geçti işletme kâr etmediği halde kapatmamakta direnip, bir gün kazanç sağlarım diye bekliyorsunuz. Bu da bonus olsun; bir film bileti aldınız sinemaya gittiniz filmi hiç sevmediniz ama para verdik diye iki saatinizi sevmediğiniz bir filmi izlemekle geçiriyorsunuz ya da restoranda aldığınız yemek midenizi rahatsız ettiği halde o kadar para verdim hepsini bitirmeliyim diyorsanız tüm bu bedel ödendiği halde sonuca dönüşmeyen ama vazgeçemediğimiz durumlara batık bedel diyoruz.
Ödenen bedeller ve kötü gidişatın kabul edilememesi… Verilen emeklere karşı vazgeçmenin zorluğu. Pilavdan dönenin kaşığı kırılsın sözündeki ‘Ölsem de dönmem.’ diyen arkadaşlara sesleniyorum. Ne olacağından çok, o olay için ne ödediğiyle ilgilenenler sizler de beri gelin. Batık bedel sendromu yaşayanlar genelde kaybetmekten kaçınan ya da korkanlar oluyor. Yapılan deneylerde fareler batık bedelden kaçınıyormuş yani ufacık bir fare artık fayda getirmeyen bir işi yapmaktan vazgeçiyor peki ya insanoğlu? İnsanlar ne kadar mutsuz olsada batık bir bedele sarılıp hatalarını sürdürmeyi seçebiliyor.
Eski arabasına yeni bir araba parası harcayıp yeni bir araba için borca girmek istemeyenleri bilirsiniz. Bu insanlar borç ödemekten mi kaçınıyor yoksa arabaya yaptıkları yatırımların boşa gideceğinden mi? Kimse emekleri boşa gitsin istemez ama kâinatın yazılı olmayan kurallarından biridir vazgeçmeyi bilmek. Vazgeçmek savaşmaktan kaçmak değil sana yük olanı omuzlarından atmanın özgürlüğüdür. Güç, zamanı geldiğinde bitmeye zorunlu olan ilişkileri, yatırımları bırakabilmektir. Yeni yollar için adım atabilmektir…
‘’Bir çırpıda yüreğimle açtığım bu yolu kapatmak, ağır ağır dönmek, vazgeçmek zor geliyor biraz. Elbet yüreğim sızlar. Gene de sözünü edebildiğime göre o kadar zor gelmedi anlaşılan. Çok bilmiş bir köstebek gibi yeni yollar açarım gerekirse, ne yapalım!” Franz Kafka
Mutlu olmak için zararın neresinden dönersek kardır… Batık bedeli düşünürken atasözünü bu şekilde değiştirmek istedim. Batan bir gemiye dolan suları boşaltmaya çalışmak yerine vazgeçmenin hafifliğini, yeni bir sayfa açmanın ferahlığını, geçmişte yapılanlar yerine ‘an’ı yaşamanın özgürlüğünü tercih etmek çok iyi bir fikir değil mi? İyi fikir ve keşke batık bedel sendromundan kurtulmak bu kadar kolay olsa. Kolay değil çünkü batık bedel demek sadece sonuca ulaşmayan bir duruma verilen emek demek değil.
Batık bedel demek; tutkuyla bağlanmaktır. Ümitvar olmaktır. Pes etmemektir. Amacına sadık olmaktır… maddi manevi alın teri dökmektir o yüzden zordur vazgeçmek. İnsan ince bir çizgide gidip gelir. Bir yandan ‘ödenen bedel’ in altındaki anlamlar diğer yandan amaca bir türlü ulaşamamak. Tam bu noktada aklıma bir hadis ile bu sendromdan daha kolay kurtulabilineceğini düşünüyorum. ‘’Her günü aynı olan ziyandadır.’’ Kısır bir döngünün içinde kıvranıp dururken, o kadar emek verdim yolumdan dönemem derken bu hadis aklıma gelince duruverdim. Fayda getirmeyen bir şeye neden geçmiş yatırımlarımı düşünerek devam edeyim? Bugün yeni bir gün ve her yeni gün, yeni bir fırsattır. Beni mutsuz eden ödenmemiş bedellerimi yeni günün bereketine değişiyorum. Yarın farklı bir ‘ben’ geçmişin kapılarını kapatıp ‘an’ı kapılarını çalacak, ne ki her kapanan kapıdan sonra daha hayırlı bir kapı illa ki açılır. Aynı şeyi kısır bir döngü içinde devam ettirmektense yeni bir güne ‘ selam’ vermeyi seçiyorum.
Konuyu kapatırken şunu söylemezsem eskisi kalır; genelde her zaman ‘asla vazgeçme’ deriz. Vazgeçmenin hedefe ulaştırmayı engellediğini anlatırız ki bu çok doğrudur. Bu sefer tersini söylemiş oldum ‘pes etmemek’ ve ‘ batık bedel sendromu’ aradaki farklı anlatmak istedim.
Unutmadan her vazgeçiş bir ‘ seçiş ‘ tir. ‘’Emeklerim ziyan olacak!’’ yerine ‘’Verdiğim emeklerle tecrübe kazandım, olgunlaştım.’’ Düşüncesiyle değiştirmeliyiz çünkü hayatta hiçbir şey çöp olmaz dostlar.
“Çöp diye bir şey yoktur oysa. Kaldırıp attığımız şeylerin karşılığıdır çöplük. Ondan vazgeçemem, diyorsun. Vazgeçmek istiyorsun, ama bunu yapamıyorsun. İşte çöp oldu bile. Hem ondan vazgeçmek istemiyorsun, hem de vazgeçeceğini pekâlâ biliyorsun.” John Berger
Betül Ak Örnek