İsmini bilmesek de son zamanlarda özellikle sosyal medyanın hayatlarımızın ortasına bomba gibi düşmesiyle yaşadığımız bir olgu toksik olumluluk. Toksik kelime anlamı olarak zehirli ve zararlı anlamlarına geliyor peki bir şey aynı anda hem olumlu hem zararlı nasıl olabilir gelin birlikte anlayalım.
Toksik olumuluk kavramını bana tekrar hatırlatan ALES sınavı oldu. İki mayısta gerçekleşen ALES sınav sorularından birisi toksik olumluluk ya da diğer adı toksik pozitiftik ile ilgiliydi. Bu kavramı soruda görünce bunu bir işaret olarak kabul edip hemen yazmak istedim.
Toksik olumluluk yaşanılan olumsuz bir duyguyu yok saymak, görmezden gelmek veya reddetmek demek. Gerçek duygular yaşanmamaya çalışılır üzüntü yerine sevinç, öfke yerine şirinlik maskeleri takılır yani olumsuz hisler yerine tam tersi olumlu hisler geçirilir.
Yapılan araştırmalarda uzmanlar sürekli olumlu düşünerek olumsuz düşünceleri yok saymanın insanı zehirlediğine inanıyor.
Toksik pozitiflik” olarak adlandırılan bu kavramı, Brigham ve Kadın Hastanesi’nden Klinik Psikolog Natalie Dattilo şöyle açıklıyor: “Pozitif bir düşünce yapısını oturtmak güçlü bir baş etme mekanizması olsa da; toksik pozitiflik, kötü bir durumla başa çıkmanın en iyi ya da tek yolunun negatife odaklanmamak olduğu fikrinden doğar. Bu, bizim negatif duygusal deneyimlerin değerini küçümsememizden ve pozitif olanlara fazla değer biçmemizden kaynaklanıyor. Çok fazla dondurma yerseniz bu güzeldir ve size gerçekten iyi gelir. Ancak fazla kaçırırsanız sizi hasta eder. Ya da o an istemeyen birinin yüzüne dondurmayı boca ettiğinizi düşünün. Bu, onları iyi hissettirmeyecektir.’’
Sözgelimi eşinden ayrıldığı için üzüntü duyan birine ‘daha iyisini bulursun..’ diye verdiğiniz olumlama hiçbir işe yaramaz o anda insanın istediği üzüntüsünü yaşamaktır. İşten çıkarılmış birine ‘Bardağın dolu tarafına bak daha çok kitap okuyabileceksin.’ derseniz muhtemelen işe yaramaz çünkü o anda iyi gelecek tek şey insanın sıkıntısının paylaşılması, kaygısının anlaşılmasıdır. “Boşver takma kafana, her şeyin bir sebebi vardır, iyi tarafından bak, gülüp geç. ” gibi teselliler yerine “Böyle hissetmen normal, zor olduğu eminim ama ben yanındayım, senin için ne yapabilirim?” diyebiliriz bu daha gerçek ve samimi olacaktır. İnsanın bu noktada eğer kendisine işten çıkma eylemini olumlarsa gerçek duygusunu bastırıp umursamıyormuş gibi görünmesi kendini aldatmasından başka bir şey değildir. Carl Jung’un “Neye direnç gösterirsek o güçlenir.” sözüyle anlattığı gibi bastırdığımız duygular güçlenerek bumerang gibi bizi bulur.
Diğer yandan toksik olumluluk gerçek olumsuz duygulardan kaçınırken olumsuz duygular bastırılıyor bu bir çeşit kolaya kaçma yolu. Bazı duygularla başa çıkmak demek sıkıntıya düşmek hatta acı çekmek demektir ama o duyguları yok sayıp güzel taraflarına odaklanınca mücadele edecek bir şey de kalmaz. Toksik olumluluk yaşanması gereken olumsuz duyguyu halının altına süpürmek gibidir halının altına biriken tozlar bir gün oraya sığmaz ve taşar… Her yer toz duman altında kalır.
O yüzden illa ki ölçü diyorum… İnsan hiçbir hissin baki kalmayacağını kabullenmeli mutluluğun ve üzüntünün de geçici olduğunu bilerek o anda yaşanması gerekenler yaşanarak tecrübe kazanmalı. Başımıza gelen her şey güzel değildir ama başımıza gelen her şey bizi güçlendirir. Tecrübe denilen şey zaten çoğu olumsuz yaşantılardan sonra kazanılmıştır. Olumlu ya da olumsuz duygularımız bizler için kim olduğumuzu ve hayatın anlamını idrak etmek için pusuladır. Pusulanın çalışmasına imkan tanımak dileğiyle…