Sosyal İzolasyonun Beyninize ve Vücudunuza Verdiği Zararlar
Çok uzun süre insanlarla iletişim halinde olmadan devam etmeye çalışmak, kelimenin tam anlamıyla kalbinizi kırabilir. Bu iddia, Amerikan Kalp Derneği Dergisi’nde yayınlanan ve kalp yetmezliği olan 1.600’den fazla insanı izleyen yeni bir sosyal izolasyon çalışmasına dayanıyor.
Bir süredir yalnız olmanın son derece tehlikeli bir durum olduğunu bilinmekte. Bilim insanları, kalp sağlığınızdan bağımsız olarak, sosyal izolasyonun ölüm riskini %50 ile 90 arasında artırabileceğini tahmin ediyorlar. Sosyal açıdan bağlantısı kopmuş biri olmak, yüksek tansiyon veya inflamasyon (iltihaplanma) riskini artırabilir ve insanları daha agresif hale getirebilir.
Ancak yeni çalışmada araştırmacılar, Minnesota’nın kırsal bölgelerinden gelen ve hepsi kalp yetmezliğinde muzdarip olan bir grup hastayı araştırdı. Yaşamlarını sosyal olarak hayli yüksek derecelerde izole edilmiş olarak tanımlayan ve neredeyse günlük olarak hiç kimseyi görmeyen Minnesotalıların, aynı kalp sorunlarından muzdarip ancak yeterli sosyal desteğe sahip ve başkalarıyla irtibat halinde olan insanlardan üç buçuk kat daha fazla ölüm riski olduğu ortaya çıktı.
Düzenli olarak insanlarla temas halinde olmayan kişiler daha fazla hastaneye kaldırılma, daha sık doktora gitme ve akranlarından daha fazla acil servise kaldırılma olasılıkları vardır.
NYU’dan sosyolog Eric Klinenberg’ün araştırması, ABD’de yaşlı insanların ve yetişkin erkeklerin kısmen sosyal izolasyon için en fazla risk altındaki iki grup olduğunu gösteriyor, bunun nedeni ise onların daha küçük sosyal ağlara sahip olma eğiliminde olmaları.
Fiziksel olarak daha fazla risk altında olmanın yanı sıra, sosyal olarak izole edilmiş kişilerin beyin kimyalarının tehlikeli bir yönde değiştiğine dair yeni yeni kanıtlar da var. Farelerde yapılan yeni bir çalışma, sadece iki haftalık “sosyal izolasyon stresi” nin beyin kimyasında olumsuz davranış değişimlerine neden olduğunu buldu.
Yalnızlık sosyal izolasyonla aynı şey değildir, ama onun kadar tehlikelidir
Yalnız olmak (sosyal izolasyon) ve yalnız hissetmek (yalnızlık) aynı şeyler değildir. Ayrıca, genel anlamda, ister 20 yaşında ister 80 yaşında olsun, yalnız yaşayan insanlar, başkalarıyla daha az değil daha fazla sosyal iletişime sahip olma eğilimindedir. Yalnızlık, diğer insanlara fiziksel olarak ne kadar yakın olduğumuzla ilgili değildir; bir kişinin etrafında bir sürü insan olabilir ama yine de kendini dünyada bir başınaymış gibi hissedebilir. Sosyal izolasyon gibi, duygusal açıdan uzun süreli kendi başına olma hissi de insanların erken ölme olasılığını artırabilir ve araştırmalar risklerin sigaranın oluşturduğu risklerle eşit olduğunu göstermektedir.
Yalnızlık ve sosyal izolasyonla başa çıkmak
Klinenberg, tüm bu yalnızlık duygularının kötü olmadığını hatırlamanın önemli olduğunu söylüyor. Kimyasal olarak sorun oluşturuan bir sosyal izolasyon durumunun veya haftalarca sürebilecek zayıflatıcı bir yalnızlığın aksine, kısa süreli geçici yalnızlık sizi öldürmez. Hatta Klinenberg , bunun “üretken ve sağlıklı bir şey olabileceğini” söylüyor.
Bir grup Alman araştırmacı, başkalarıyla daha fazla bağlantı kurmanın, insanların kendi yaşamlarından memnuniyetlerini derecelendirme oranını artırabileceğini açıkladı. Bu çalışmada bir yılını başkalarına yardım etmek için yeni bir çaba sarf ederek veya arkadaşlarıyla ve aileleriyle daha fazla zaman geçirerek harcayan insanlar, kendi yaşam memnuniyet oranlarını ölçülebilir şekilde artıran tek katılımcı grubuydu.
Öte yandan kötü alışkanlıklarını bırakmak gibi daha fazla “ben merkezli” yaşam iyileştirme yollarına odaklanan diğer katılımcılar, bir yıl sonra hayatlarından ne kadar mutlu oldukları konusunda büyük bir değişiklik göstermediler, bu da başkalarıyla daha fazla zaman geçirmenin mutluluğu geliştiren bir tür gizli tarif olabileceğini düşündürüyor.
Kaynak: https://www.businessinsider.com/why-loneliness-bad-brain-body-what-to-do-2018-5