Amerika’nın en cani seri katillerinden biri Ted Bundy. Otuz kadına tecavüz edip onları vahşi bir şekilde öldürdü. Tüm seri katiller gibi soğuk kanlılıkla kurbanlarının hayatlarına son verdi ama onu diğerlerinden ayıran bir fark var… Ted zihnimizdeki katil profiline hiç uymuyordu hem kişilik olarak hem de fiziken. Bir seri katil düşünün desem nasıl birini hayal edersiniz? İri yarı, fiziken güçlü, şiddete meyilli, küfür eden depresif biri mi? Yoksa insanlardan kopuk, sessiz düzgün görünümlü kendi halinde biri mi? Ted Bundy kendi deyimiyle “normal” biriydi. Onu tanıyanlar kendisini sempatik, nazik, başarılı biri olarak nitelendiriyordu. Ted üniversiteyi bitirdikten sonra hukuk fakültesine kaydolmuştu avukat olma hayalleri vardı. Kimse Ted’in içinden bir katilin çıkacağını düşünmüyordu zaten kurbanlarının yanına da bu özelliklerini kullanarak yaklaşıyordu. Bazen kolunu ya da bacağını sakat göstererek kendini acındırıp kurbanlarını kaçırıyordu. Bir gün yolda yürürken bacağı yaralı nazik bir bey yardım istese ondan zarar gelebileceğini kaç kişi düşünür ki?
Ted Bundy’nin suçları ortaya çıkıp yakalandığında herkes şaşkındı. Ted akıllardaki katil yargısını yıkmıştı. Ön yargı dediğimiz şey tam da bu; bir şeyle ya da bir kişi hakkında belirli şart, görüntü veya olaylara dayanarak olumlu ya da olumsuz peşin hüküm vermek. Bu kelimelere dikkatinizi çekmek istiyorum hükmü karşıdakini iyice anlayıp tanıdıktan sonra değil en başta yargılayıp karara varmaktır ön yargı. Ön yargılarımıza göre nazik ve eğitimli kişilerden zarar gelmez; üstü başı pejmürde, fakir, sokakta yaşayan biri varlıklı birinden daha tehlikelidir. Bir ortama girdiğinde “selamün aleyküm” diyerek selâm veren kişiler entelektüel donanımlarına bakılmadan gerici diye etiketlendirebilir. Şuranın insanları pistir, buralılar yalancıdır diyerek ön yargılarımız coğrafyaya bile yayılmıştır. Batılı beyazlar çıkarları için siyahileri acımazsızca sömürürken gelecek nesillere yüzyıllar sürecek önyargılar hediye etmiştir.
Ön yargı olarak ördüğümüz görünmez duvarlar öyle sağlamdır ki yıkmak kolay değildir. Çoğunluğun kararına ya da yetersiz örneklere bakarak ön yargılarımızı bilgi olarak kabul ederiz. Hele ki bu yargılar toplumsalsa çelik duvar olur dikilir önümüze. Her insanın biricik ve farklı olduğunu unutup sunulan kalıplara göre yargı üretiriz, herkesi aynılaştırmak kendi görüşlerini hiçe saymaktır ön yargılarımız. Mesela dini bütün insanlar ahlaklıdır önyargısını kalıp olarak alalım, bu olguyu hiç ölçüp tartmadan doğru kabul eden birey dini inançları sağlam birine duyduğu güven yıkıldığında kişinin tüm hayatı alt üst olacaktır çünkü birey hayatındaki ön yargılara o kadar bırakmıştır ki kendini, sorgulama yeteneğini artık kullanamaz olmuştur.
“Ön yargıları parçalamak, atomu parçalamaktan daha zordur” der, Albert Einstein. Diğer yandan her zorluğun atılan ilk adımla kolaylaşmaya başladığını unutmamamız lazım. Öğrenmeye ve şaşırmaya açık olmak atılacak ilk adım olmalı. Bir hikayede rivayet edilir ki; bir Zen üstadı ve öğretisini yakından tanımak isteyen bir profesör varmış. Bilim insanları, ancak kanıtlanmış ve doğrulanmış şeylere inanırlar. Bilimsel bir yanı olmayan bir öğretinin bu kadar öğrencisi olmasına şaşırıyormuş. Zen üstadının ne öğrettiğini ve anlattığını çok merak etmiş.
Profesör, üstadı ziyaret etmek, dersine katılmak istediğini iletmiş. Zen üstadı da kendisini ağırlamaktan mutlu olacağını söylemiş. Profesör bu cevaptan çok mutlu olmuş ancak ön yargılarıyla dolu bir şekilde ziyaretine gitmiş. Bu durumu hemen fark eden Nan-in misafirine çay ikramını kendisi yapmak istemiş.
Yalnız Üstat, profesörün bardağı dolduktan sonra bile çay koymaya devam etmiş. Çay önce masaya, sonra yere dökülmeye başlamış. Bu durumu hayretle karşılayan ve duruma anlam veremeyen profesör tepki göstermiş. “Bardak ağzına kadar doldu taştı, daha fazla almaz. Neden devam ediyorsun” diye sormuş.
Üstat sakince yanıtlamış. “Aynı bu bardak gibi sen de kendi doğrularınla, inançlarınla ve ön yargılarınla o kadar çok dolusun ki eğer bardağını boşaltmazsan, sana Zen öğretisini nasıl aktarabilirim?”
Ön Yargılarımızdan Kurtulmak İçin Neler Yapabiliriz?
- Sorgulayın
- Vicdanınızı devreye sokun
- İyilikleri görmeye çalışın
- Eleştirin
- Kendinize tefekkür zamanları ayırın
- Sürü psikolojisinden ayrılmak için adımlar atın
Unutmayın ön yargılardan kurtulmak bileklerimize takılan kelepçelerden kurtulmaktan daha çok özgürleştirir.