OKULA DÖNÜŞ KAYGILARI – PEKİ BUNA HAZIRLIKLI MIYIZ?
Bildiğiniz gibi aylardır çocuklarımız okullarından uzak kaldılar. Çocuklarımızın derslerinden geri kalmaması adına çeşitli tedbirler alınarak dersler, uzaktan eğitimle sürdürüldü. Uzaktan eğitim sürecinde öğretmenlerin sadece bilgi aktaran kişiler olmadığı, aynı zamanda geleceğimizin teminatı olan çocukları bilişsel, kişisel, sosyal, ahlaki ve duyusal olarak hayata hazırlayan birer rol model ve de hayatımızda ne kadar önemli bir yere sahip oldukları bir kez daha çok net bir şekilde ortaya çıktı. (Salgın sürecinde karşılaştıkları çeşitli zorluklara rağmen, her bir öğrencisine ulaşıp katkı sağlamak için her zamankinden daha fazla emek harcayan çok kıymetli meslektaşlarıma sonsuz teşekkürler.)
Aşının bulunmasıyla birlikte, kademeli olarak yüz yüze eğitime geçme beklentisi öğrenci ve öğretmenlerde olduğu kadar ebeveynleri de tatlı bir sabırsızlık ve heyecana sürüklemekte. Hatta yapılan açıklamaya göre köy okulları 15 Şubat 2021 tarihinden itibaren yüz yüze eğitime başlayacak; salgının yayılımında azalma olduğu takdirde 1 Mart 2021 tarihinden sonra 1, 8 ve 12.sınıflar başta olmak üzere okullar kademeli bir şekilde yüz yüze eğitime geçecek. Peki ya toplum olarak okulların açılmasını dört gözle beklerken bu süreçte kendimizi ve çocuklarımızı psikolojik olarak gerçekten hazırladık mı? Unutmayalım ki okullar kademeli açılsa bile salgın hala etkisini korumakta ve gerekli tedbirler alınmadığı takdirde – Allah korusun – vaka sayılarında tekrar artışa neden olabilmektedir.
Çocuklar uzun zamandır okuldan, arkadaşlarından ve sosyal çevrelerinden ayrı kaldıkları için bir anda sınıf ortamına alışmakta zorlanabilirler; özellikle okul öncesi ve 1.sınıfta öğrenim gören çocuklar. Aman dikkat diyeyim! Burada önemli olan, çocukların okula başlamadan önceki süreçte okula başlama sürecini kolaylaştıracak bazı önlemler almak, okulda ne yapacaklarını, okulda ne kadar kalacaklarını anlatmak. Bu yaş grubundaki çocuklar için ‘okul ortamı’ kendi zihinlerinde çok farklı olabilir. Çocuklara mutlaka okulun nasıl bir ortam olduğunu detaylı anlatmamız gerekiyor. Tamam da bunu nasıl yapacağız? Haydi o zaman çocukların geleceğini etkileyecek bir dönüm noktası olan bu kritik süreçte nelere dikkat etmemiz gerektiğini ele alalım.
İlk olarak kendi kaygı ve stres düzeyimizi düzenlemek çok önemli. Çünkü her süreçte olduğu gibi bu süreçte de çocuğunuzun gözü siz ebeveyninde olacaktır. Çünkü çocuklar pek çok konuda ebeveynlerini örnek alıyor. Bu nedenle sizin de bu süreçte pandemi ve okulla ilgili kaygılarınızı yenmeniz ve sakinliğinizi korumanız önemli. Sizi kaygılı ve endişeli gören çocuk okula karşı kendini güvensiz hissedecektir, bundan dolayı çocuğun kaygı ve stres düzeyi artacaktır. Çocukların okula başlama sürecini önce kendimize kabul ettirmeli; az da olsa kaygımız varsa bunu kesinlikle çocuklarımıza yansıtmamalıyız. Sizin verdiğiniz tepkiler oldukça önemlidir. Ebeveyn olarak siz stresinizi kontrol altında tutmayı başarırsanız, çocuğunuz da kendini güvende hisseder ve uyumu kolaylaşır.
Ayrılık kaygısının daha sık ve şiddetli olmasına hazır olun!
Bazı çocuklarda ebeveynlerinden ayrılma kaygısı vardır, çocuklarını iyi tanıyan anneler babalar bunu tahmin edebilir. Okullar açılmadan önce ebeveynlere büyük bir görev düşüyor: Çocukları adapte etmek. Okul kaygısı, okula gitme konusunda kuvvetli bir direnç gösterme, isteksizlik ve kaygıdır. Hatta bu kaygı, çocuklarda hafif düzeyde karın ağrılarına, mide bulantılarına, sınıfta ağlamalara neden olabilir. Küçükken buna benzer bir kaygıyı yaşamayan yoktur sanırım. Okullarından uzak kalan çocuklarda ilk zamanlarda bunların yaşanması ve 1-2 hafta kadar sürmesi çok olasıdır. Fakat sürecin uzaması durumunda, altında yatan sebeplere bakılmalı ve bu süre çok ağrılı ya da daha uzun sürerse kesinlikle ve kesinlikle bir uzmandan destek alınmalıdır. Bu noktada işbirliğinin önemini vurgulamak istiyorum. Çocuğun, öğretmenine ‘Karnım ağrıyor, başım ağrıyor.’ dediğinde çocuğu hemen eve göndermek, çocuğun okul kaygısını daha da arttıracaktır ve bu durum da çocuğun okula uyumunu oldukça zorlaştıracaktır. Bu yüzden süreç içerisinde yaşanabilecek sorunları ortadan kaldırmanın en etkili yolu; öğretmen, ebeveyn ve çocuk üçgenini oluşturmaktır. Çocukların okula alışma sürecinde öğretmenleriyle ve arkadaşlarıyla kuracağı pozitif bağ bütün okul yaşantısında olumlu etkileyecek bir bağ olacaktır.
Değinmek istediğim diğer bir konu ise; mutlaka öğretmeni ile görüşüp önceden öğretmenini bilgilendirmek. Örneğin ‘Biraz kaygılı bir çocuğum var, okula gelmek istemiyor, endişeli, bu süreci birlikte kolaylaştıralım, hep birlikte işbirliği yapalım.’ gibi… Bunun bilincinde olan öğretmen de hassas bir çocukla karşılaşacağını farkına varıp buna göre önlemini alırsa, kaygı süreci çok kısa sürede yerini etkili bir eğitim öğretim sürecine bırakacaktır.
Çocuğunuz geçen dönemlerde okula yeni başlamış fakat salgından dolayı dolayı yüz yüze eğitime ara vermek zorunda kalmışsa; okula başlamadan birkaç gün önce çocuğunuzun okulla ilgili anılarını canlandırabilirsiniz. Mesela ‘Okulda çok güzel bir resim yapmıştın, öğretmenin sınıf panosuna onu asmıştı, o gün çok mutlu olmuştun kırmızı bir elbise giymiştin ya da mavi bir gömlek giymiştin, arkadaşlarınla beraber çok eğlendiğini gelip bana anlatmıştın, hatırlıyor musun?’ gibi açıklamalarda bulunabilirsiniz. Bu sayede çocuğunuzun kafasında okulla ilgili olumlu anılarını canlandırmış olursunuz.
Okula başlamadan önce öğrenim göreceği okul binasında gezmeniz çocuğunuzu bir nebze de olsa rahatlatıp kafasındaki belirsizliği giderecektir. Ayrıca çocuğunuzla birlikte okul alış verişi yapın. ‘Hangi kalem alalım, hangi defteri alalım?’ diye seçenekler sunarsanız onu biraz da motive etmiş olursunuz.
Değerli ebeveynler çocuğunuzu asla başka çocuklara kıyaslamayın ve lütfen suçlayıcı tavırlarda bulunmayın! Yapılan en sık hatalardan birisi de bu maalesef. Hele ki kaygı ve endişe duyan çocuğa böyle bir kıyaslamanın yapılması, onu derinden üzdüğü gibi onun hiç unutamayacağı yaralara sebep olabilir. Bunun yerine korku ve endişelerini sizlerle paylaşmasını sağlayın. Bu sürecin geçici olduğunu unutmayın ve sabırlı olun.
Uzmanların da sürekli vurguladığı üzere hastalıktan korunmak için kişisel hijyen ve tedbir çok önemli. Bundan dolayı okul açılmadan önce çocuğunuzun kişisel temizlik becerilerini geliştirmeye ve bunu alışkanlık haline getirmeye yönelik çalışmalar yapın. Örneğin; ellerini nasıl yıkaması gerektiğini öğretin. Bunun yanı sıra doğru alışkanlıkların neler olduğunu anlatın. Evde pratik yapan çocuk, okul ortamında zorlanmayacaktır.
Veeeee… Her şeyden önemlisi ; çocuğunuzun özel olduğunu lütfen unutmayın.
Okullarımızda öğrencilerimize kavuştuğumuz, sınıflarımızın çocukların cıvıl cıvıl sesleriyle doluştuğu; sokakların, parkların, bahçelerin miniklerimizin sevinçleriyle şenlendiği sağlıklı günlere en kısa sürede ulaşma dileğimle…
Murat Öğretmen – @muratogretmenn