Sosyalleşmek biz yetişkinler için ne kadar önemli ve hayati bir durum ise, çocuklar için de öyledir. Hatta birçok araştırma sosyalleşen çocuk ile sosyalleşemeyen çocuk arasındaki farkların tahmin ettiğimizden çok daha fazla olduğunu gözler önüne seriyor. Araştırmalara göre okul öncesi dönemde, yani anaokulu ve kreş dönemlerinde, sosyalleşebilen çocuklar ileri dönemlerde sosyalleşemeyen akranlarına oranla sözel mantık, dil ve sayısal alanda derslerinde çok daha başarılı oluyor, iş hayatında çok daha fazla başarı elde edebiliyor hatta yaşıtlarına oranla çok daha kolay iş bulabiliyor.
Sosyalleşme ilk olarak aile içerisinde başlıyor ve çember genişletilerek arkadaşlarla sosyalleşme ve yabancı insanlarla sosyalleşme evrelerine geçiş sağlanıyor. Sosyalleşme ve etkileşimin çok önemli olduğunu söyledik fakat bundan çok daha önemli bir nokta daha var; iletişimin kalitesi. Sosyalleşirken her zaman olumlu sonuçlar elde edemeyebiliriz. Biz yetişkinler olumsuz iletişim yüzünden zaman zaman sorunlar yaşıyoruz ve belkide deneyim kazandıkça olumsuz iletişimin etkilerinden de sıyrılabiliyoruz. Okul öncesi dönemdeki çocuk için bu, bu kadar kolay olamayabilir.
Akran zorbalığı kavramı aynı yaş grubunda olan kişilerin birbirlerine veya tek bir kişiye karşı fiziksel, sözlü veya davranışsal olarak zedeleyici ve zarar verici davranışlarda bulunmasıdır. Örnek vermek gerekirse anaokulunda sıkça gördüğümüz bir zorbalık türü olan eşyalara zarar verme davranışından bahsetmek istiyorum. 4-5 yaş öncesi çocuklarda, özellikle kardeşi olmayan çocuklarda, sıklıkla oyuncaklarını paylaşmama davranışını gözlemleriz. Bu süreçte her çocuk kendi oyuncağının kendisine ait olmasını isterken, bir başka arkadaşının oyuncağı ile oynamak için can atar. Bu gibi durumlarda sosyal ilişki sarsıntıya uğrar ve dürtüsel olan çocuk bir diğer arkadaşının oyuncağına zarar verebilir veya sınıfı örgütleyerek oyuncağını paylaşmayan sınıf arkadaşını dışlayabilir. Bu durum dışlanan çocuk için oldukça travmatik ve örseleyicidir.
Bir diğer sıklıkla görülen zorbalık türü de sözel zorbalıktır. Bu zorbalık türü de farklı şekillerde kendini gösterebilir; bedensel özellikleriyle alay etme, dış görünüşüyle alay etme, konuşma tarzı (Şive/aksan) adı veya soyadı ile dalga geçme, lakap takma veya hakaret/küfür içeren kelimelerle konuşma gibi.
Çocuğunuzun zorbalığa uğrayıp uğramadığını nasıl anlayabilirsiniz? Akranları tarafından zorbalığa uğrayan çocuk genelde okul hayatı, sosyal çevresi ve arkadaşları hakkında konuşmaz. Hatta okula gitmeyi istemeyebilir, yataktan kalkamayabilir, okul gezilerine katılmayabilir, okulunu değiştirmek için büyük bir ısrar ve çaba davranışları sergileyebilir. İçine kapanabilir, okulda veya evde altını sık sık ıslatabilir, uyku problemleri yaşayabilir.
Bu gibi durumlarda ailelerin erkenden durumu farketmesi çok önemlidir. Eğer durum çocukta büyük stres faktörü yaratıyorsa mutlaka bir uzmana başvurulmalıdır. Uzmandan destek almak istemeyen ailelerin de yapabileceği şeyler var tabii ki. Öncelikle kreş veya anaokulu dönüşü çocukla mutlaka günün nasıl geçtiği hakkında sohbet edilmeli, arkadaşlarıyla olan ilişkisi hakkında görüşleri alınmalı, en sevdiği/en sevmediği arkadaşlarının kim olduğu sorulmalı. Çocuğu dikkatle dinledikten sonra herhangi bir şüpheli durumda okul psikoloğu ve öğretmeni ile iletişime geçilip birlikte planlama yapılabilir.
Ailelerin çocuklarına daha çok zaman ayırması, zorbalık davranışlarına karşı dikkatli ve özenli olması gelecekteki akran zorbalığını da önlemek için en etkili yoldur.