Ortalama bir gün içinde kaç karar aldığınızı düşünüyorsunuz? Onlarca, belki yüzlerce… Psikologlar bir gün içinde alınan kararların binlerce olduğuna inanıyorlar. Bu kararlardan bazıları yaşamımız boyunca bizi etkileme potansiyeline sahipken (üniversiteye gitmek, evlenmek veya çocuk sahibi olmak gibi), diğerleri nispeten önemsizdir (öğle yemeğinde döner yemek veya sandviç yemek gibi).
Bu seçeneklerden bazıları gerçekten iyi sonuçlanıyor (daha sonra ödüllendirici bir kariyere yol açan bir üniversite bölümü seçmek gibi), diğerleri ise o kadar da harika olmuyor (yediğiniz döner midenizi bulandırdı).
Hayatınıza dönüp baktığınız zaman bazı kötü kararları neden verdiğiniz hakkında derin düşüncelere dalabilirsiniz. Yanlış kişiyle neden evlenmeye karar verdiniz? 4 çocuğunuz ve kendiniz için daha büyük bir araca ihtiyacınız varken neden pahalı lüks görünen ama daha küçük bir araba almaya karar verdiniz?
Kötü kararların sonu ile ilgili bir şey söyleyemeyiz. Ancak kötü seçimlere neden olacak bir dizi faktör vardır. Bu süreçlerin nasıl çalıştığını ve düşüncelerinizin nasıl etkilediğini anlamanız gelecekte daha iyi kararlar almanıza yardımcı olacaktır.
1. Zihinsel süreçler sizi yorabilir
Her olası karar için bir olası senaryoyu düşünmek zorunda kalsaydık, muhtemelen bir günde pek bir şey yapamazdık. Hızlı ve ekonomik kararlar almak için beyinlerimiz, buluşsal yöntemler (heuristic) olarak bilinen bir dizi bilişsel kısa yola bağlanır.Bu zihinsel kısa yollar, oldukça hızlı ve çoğu zaman oldukça doğru kararlar vermemize izin verir, fakat aynı zamanda bulanık düşünmeye ve kötü kararlara da yol açabilir.
Genelde insanlar temel atmak ve sonuç almak için başlangıç noktasını kullanırlar. Örnek olarak: bir ev almak istiyorsunuz ve hedef aldığınız mahallenin ev fiyatı 358000 TL seçtiğiniz evi satın almak için temel alarak bu rakamla anlaşmaya çalışırsınız.
AmosTversky ve Daniel Kahneman tarafından yapılan eski bir araştırmada katılımcıların önünde döndürülebilecek daire bırakmış. Dairenin üzerinde 1’den 100 kadar sayı bulunmaktadır. Sonrasında ise orada bulunan katılımcılardan Afrika’nın kaç ülkesini Birleşmiş Milletlere ait olduğunu tahmin etmeleri istenmiştir. Şans çarkında yüksek sayı alan kişilerin BM’de birçok Afrika ülkesi olduğunu tahmin etme olasılıkları daha yüksekken, düşük sayıya denk gelenlerin daha düşük bir tahminde bulunma olasılıkları artmıştır.
Peki, buluşsal yöntemlerin kararlarınız üzerindeki olumsuz etkisini nasıl en aza indirebilirsiniz?
Uzmanlar, buluşsal yöntemlerin kararları nasıl etkilediğinin daha fazla farkına varmanın, kötü kararlar vermekten kaçınmanıza yardımcı olabileceği görüşü öne sürmektedir.
Bilişsel önyargı söz konusu olduğunda, bir dizi olası tahminde bulunmak yardımcı olabilir. Bu nedenle, yeni bir araba alıyorsanız, belirli bir aracın genel ortalama fiyatına odaklanmak yerine bir dizi uygun fiyat bulun. İstediğiniz arabanın 50.000 ile 70.000 TL arasında bir fiyata mal olacağını biliyorsanız, belirli bir araçta ne kadar teklif vereceğiniz konusunda daha iyi bir karar verebilirsiniz.
2. Genelde Kötü Karşılaştırmalar Yapıyorsunuz
Yeni satın aldığınız tableti iyi ve uygun fiyata aldığınızı nereden biliyorsunuz? Karşılaştırma, karar verirken kullandığımız başlıca araçlardan biridir.Bir tabletin normal fiyatının ne olduğunu bilirsiniz, bu nedenle mümkün olan en iyi fiyatı seçmek için önünüzdeki seçenekleri karşılaştırırsınız. Eşyaları birbiriyle kıyaslayarak onlara bir değer katarız.
Peki, kötü karşılaştırmalar yaptığınızda ne olur veya karşılaştırdığınız seçenekleri bir biriyle eşit olup olmadığına nasıl karar verirsiniz? Örnek olarak şunu düşünün: 25 TL tasarruf etmek için yaşam yerinizden ne kadar uzağa gidersiniz?
Size, yaşadığınız yerden arabayla 15 dakika uzaklaşarak 75 liralık bir üründe 25 lira tasarruf edebileceğinizi söyleseydim, muhtemelen yapardınız. Ama size 10.000₺’lık bir üründen 25 lira tasarruf edebileceğinizi söylesem, yine de parayı kurtarmak için 15 dakika yolu arabayla gitmeye istekli olur muydunuz?Genelde, insanlar daha pahalı üründen tasarruf etmek için uzağa gitmeye daha az isteklidir. Aslında her iki durumda da yirmi beş lira tasarruf etmiş olursunuz.
Bu gibi durumlarda, hatalı bir karşılaştırmanın kurbanı olursunuz. Tasarruf ettiğiniz miktarı ödediğiniz miktarla karşılaştırdığınız için yanılgıya düşmüş olursunuz.
Karar verirken, seçeneklerimizi gerçekten düşünmeden genellikle hızlı karşılaştırmalar yaparız. Kötü kararlardan kaçınmak için, mantığa güvenmek ve seçenekleri dikkatlice incelemek bazen anlık tepkinize güvenmekten daha iyi olabilir.
3. Fazla İyimser olabilirsiniz
Şaşırtıcı bir şekilde, insanlar iyi karar vermeyi engelleyebilecek doğuştan gelen bir iyimserlik özelliğine sahip olabilirler. Tali Sharot, tarafından yapılan bir araştırmada araştırmacı katılımcılara, soyulma veya ölümcül bir hastalığa yakalanma gibi bir dizi hoş olmayan olayın meydana gelme ihtimalinin ne olduğunu düşündüklerini sordu. Denekler cevap verdikten sonra, araştırmacılar onlara gerçek olasılıkların ne olduğunu söylediler.
İnsanlara kötü bir şey olma riskinin beklediklerinden daha düşük düzeyde gerçekleştiği söylendiğinde, tahminlerini öğrendikleri yeni bilgilere uyacak şekilde ayarlama eğilimindedirler. Kötü bir şey olma riskinin aslında tahmin ettiklerinden çok daha yüksek olduğunu keşfettiklerinde, yeni bilgiyi görmezden gelme eğiliminde oldukları bulunmuştur. Örneğin, bir kişi sigara içmekten ölme olasılığının sadece %5 olduğunu tahmin ederse ve daha sonra gerçek ölüm riskinin aslında %25’e yakın olduğu söylenirse, muhtemelen yeni bilgiyi görmezden gelecek ve ilk tahminlerine bağlı kalacaktır.
Aşırı iyimser bakış açısının bir kısmı, kötü şeylerin başkalarının başına geldiğine ama bizim başımıza gelmediğine inanmaya yönelik doğal eğilimimizden kaynaklanmaktadır. Başka bir kişinin başına trajik veya hoş olmayan bir şey geldiğini duyduğumuzda, genellikle o kişinin neden böyle bir sorunla karşı karşıya kaldığı bilgisini arama eğilimindeyiz. Bu kurbanları suçlama eğilimi, bizi trajediye herkes kadar duyarlı olduğumuzu kabul etmek zorunda kalmaktan korur.
Sharot buna iyimserlik yanlılığı ya da kötü olaylar yaşama olasılığını hafife alırken iyi olaylar yaşama olasılığını abartma eğilimimiz olarak atıfta bulunur. Bunun ille de bir şeylerin sihirli bir şekilde yerine oturacağına inanmakla ilgili olmadığını, bunun yerine iyi şeylerin olması için kendi yeteneklerimize aşırı güvenmemiz gerektiğini söyler.
Uzmanlar sigara içmenin, hareketsiz kalmanın veya çok fazla şeker yemenin öldürebileceği konusunda uyarabilir, ancak iyimserlik önyargımız, bunun bizi değil, çoğunlukla diğer insanları öldürdüğüne inanmamıza neden oluyor.