İnsanlar gerçekten “huzur ve sessizlik” istiyor mu?
Dijital bir dünyada yaşadığımız için sürekli farklı uyaranlara maruz kalıyoruz. Peki ya biz bunun farkında mıyız? Ne yazık ki çoğumuz gün içerisinde ne kadar uyaranlara maruz kaldığımızın farkında bile değil. Her ne kadar kabullenmek istemesek de, gerçek şu ki tamamen telefonlarımıza bağımlıyız. Hatta telefonlarımızı evde en büyük haberleşme aracı olarak da kullanıyoruz. Akşam yemekte ne olduğunu sormak için bile mesaj atar hale geldik. Saatlerimizi kaybediyor ve yetiştirmemiz gereken işleri bile aksatabiliyoruz. Ve çoğumuz bu durumun farkında bile değil.
Bu durumda bizlerin yapması gereken şey telefondan uzak kalma kaygısından kurtulmak. Eğer aşırıya kaçarsak uykusuzluk, depresyon, özgüven eksikliği gibi birçok sorunun ardı arkası kesilmeyebilir. Kendimize bolca vakit ayırırsak bu durumla etkili bir şekilde baş etmiş oluruz. Spor yaparak, çalışarak, çeşitli hobiler edinerek zamanımızı daha eğlenceli ve renkli bir hale getirebiliriz. Hatta meditasyon yaparak da kendimizi keşfe çıkabiliriz. Zihnimiz boşalır, sakinleşir, durağanlaşır ve sessizleşiriz. İşte kendimizi dinlemek için en büyük fırsat. Önce 3, sonra 5, sonra 10 dakika derken günlük 20-40 dakika arası meditasyon yaparak kendi derinliklerimize inebiliriz. Nasıl oluyor da düşünmeyi bırakabiliriz, zihnimiz bizi bırakır mi, gibi sorular ilk zamanlarda mutlaka sorulabilir. Eğer pratik yaparsanız, sabırlı olursanız bu sorular zihninizden kaybolacaktır.
Eğer bu söylenenleri göz ardı eder ve kendinize zaman ayırmak yerine zihninizi boş şeylerle meşgul ederseniz hatta kendinize ayrılan zamanı vakit kaybı olarak görürseniz kim olduğunuzu ve bu hayattan ne istediğinizi de unutursunuz. Memnuniyetsizlikler içerisinde kaybolur gidersiniz. Öyleyse zihinlerimizi, bedenlerimizi ve zamanımızı boş şeylerle değil de güzel şeylerle dolduralım. Kendimizi dinleyelim, kendimize vakit ayıralım ve mutluluğu yakalayalım.