Çocuk gelişim ve güncel psikoloji kitapları batıda şu an çocukların mutsuz, doyumsuz ve narsist olarak yetiştiklerine dikkat çekiyor. New York Times’da Best Seller olan ‘Hata Yapmama İzin Ver’ adlı kitabın yazarı Jessica Lahey, ebeveynlerin çocuklarını ‘mutlu’ olmalarına göre değil, ‘başarılarına’ göre değerlendirdiklerini, dolayısıyla çocukları başarısız olduğunda kendilerini de başarısız gördüklerini söylüyor. Bu tespit, benim klinik gözlemlerimle de çok eş değerli. Anne babalar sanki çocuklarının iyi insan, iyi çocuk, ahlaklı olmalarına önem vermiyor. Onların başarılı olmaları, Oxford’a, Harvard’a girmeleri, hep birinci, zengin, lider, güzel, iyi giyinen ve güçlü olmaları derdindeler. Çocuklar günlerini sekiz saat ders çalışarak geçirebiliyorlar. Tek isteğimiz onların iyi bir liseyi, iyi bir üniversiteyi kazanmaları.
Peki, bu çocuklara ahlaki değerlerimizi verebiliyor muyuz? Biz çocuklarımızdan yalan söylememelerini, başkasının hakkını da kendi hakkı gibi koruyabilmelerini, yardımsever olmalarını, iyilik etmelerini, paylaşmayı, hoşgörülü olmalarını, yeri geldiğinde susmalarını, teşekkür etmelerini, özür dilemelerini, nazik ve nezaketli olmalarını, ruh sağlığının dinginliğini, gülümsemelerini, başkasının acısıyla hemhal olabilmelerini, ‘iyi insan’ olmalarını ve doğru olanı yapmalarını bekliyor muyuz?
Utanabilen, yiğit, saygı duyabilen, dayanıklı, barışık, tutarlı, cömert, fedakar, onurlu, cesur, bilge, adil, özgüvenli, sabırlı, vefalı, dürüst olmalarını istiyor muyuz? Değerler konusunda böyle bir derdimiz var mı?
Bence tabii ki akademik başarı önemli. Ama birçok zengin, güçlü ve başarılı insanın mutsuz olduğunu ve çevresine ve kendisine zarar verdiğini, klinikte de gerçek hayatta da görüyoruz. Vicdan gelişimi üzerine yapılan çalışmalar, başkalarının duygularını anlayabilen, duygularla ilgili daha fazla sözcük kullanan okul öncesi çağdaki çocukların akranları arasında daha popüler olduğunu gösteriyor. Daniel Goleman, Duygusal Zeka adlı kitabında başkalarının duygularını anlayabilme ve duyguları okuma yetenekleri bakımından her çocuğun eşit becerilere sahip olmadığını ve bu bireysel farklılıkların bir çocuğun genel toplumsal gelişiminde ve toplumsal yeterliliğinde oldukça önemli bir rol oynadığını belirtiyor.
Duyguları anlayabilme ve okuyabilme yeteneği;
- Annenin çocuğuna karşı çok şefkatli olması,
- Anne babanın çocuğunun yaptıklarının etkilerini açıklaması ve duyguları çocuklarıyla tartışması,
- Diğerkam ya da düşünceli davranışlarda bulunmasını desteklemesi,
- Çaba harcayarak hedefine ulaşmak için duygularını düzenleyebilme becerisi ve öğretisi ile oldukça bağlantılıdır ve bu dört madde empati gelişimini destekler ve besler.
Ahlak gelişimi çok karmaşık bir konu ve bu konuda birçok araştırma ve kuram var.
Ahlak gelişimi için, kültürel değerler doğrultusunda doğru ile yanlışı ayırt edebilmeyi öğrenme süreci olarak adlandırabiliriz. Çocuk gelişirken, büyürken vicdanı da gelişir, büyür. Veya gelişmez, vicdansız ve utanmaz olur. Kolay kolay suçluluk duymaz ve kolayca hırsızlık yapabilir. Çocuklara ahlak kurallarına uymayı ve davranışlarının sonuçlarını öğreten anne ve babasıdır. Beş yaşındaki çocuğun arkadaşının çantasından gizlice beğendiği saç tokasını kendi çantasına koyduğunu fark eden anne bunun yanlış bir davranış olduğunu çocuğuna söyler, ama asla ‘Sen hırsız mısın?’ demez. Daha sonra arkadaşından özür dileyerek tokayı geri vermesini ister. Bu süreç içerisinde çocuk izinsiz eşya almanın doğru bir davranış olmadığını öğrenir ve büyüdüğünde böyle bir davranışta bulunmaktan çekinir ve korkar. Çünkü bu çok sevdiği annesinin veya babasının razı olmadığı bir davranıştır.
Küçük çocuklar gelişimin normal bir parçası olarak doğal bir şekilde bencildirler.
Sürekli kendi ihtiyaçlarının karşılanması için çalışırlar ve diğer insanların ihtiyaçlarını ve arzularını anlayamazlar. Çocuğun sevildiğine ve aile ve toplum içerisinde değerli birisi olduğuna ve dolayısıyla kötü davranılmayı hak etmediğine dair inançlarının gelişmesiyle çocuklardaki ben merkezciliğin azalmasını bekleriz.
Özetle bence en önemlisi de anne babaların iyi ahlaklı çocuklar yetiştirme gayretinde de olmaları gerektiği gerçeğine odaklanmalarıdır. Ruh sağlığı yerinde çocuklar arkadaşlarının veya başkalarının da iyiliğini önemserler. Çocuğumuz büyürken başka insanların bakış açılarını ve duygularını okuyabilme yeteneği olan empati gelişimini destekleyemiyor ve besleyemiyor isek; üzgünüm ama narsist, antisosyal ve psikopat bir yetişkinin gelişimine ve büyümesine destek oluyoruz diyebilirim.
Ne dersiniz Karnı Tok Ruhu Aç Çocuklar mı Yetiştiriyoruz?
Yeni yazımda görüşmek dileği ile
Sevgilerimle,
Fazilet