Bu listede, sadece bazı efsaneleri ortadan kaldırmakla kalmayıp aynı zamanda aklınızı tamamen uçuracak olan hipnoz bilimi hakkında 15 şaşırtıcı gerçeği listeledik.
1.Hipnoz, yaygın olarak kabul edilen bir tıbbi tedavi şeklidir.
Hipnozun –Hipnoterapinin- bazı şüpheleri vardır, ancak 1950’lerden beri yaygın olarak kabul edilen bir tıbbi tedavi şeklidir. Her yıl, daha fazla insan korkularını ve olumsuz davranışlarını kontrol etmenin sağlıklı bir yolunu bulmak için hipnoterapistlerden randevu alır. Hipnoterapistler danışanlarına bilinçaltlarına erişebilmeleri için yardımcı olur, üstelik çoğumuzun her gün farkında olmadan yaptığı bir şeydir bu.
2.İnsan hipnoz halindeyken tamamen uyanıktır!
Popüler inanışın aksine, hipnotizma doğal bir zihin halidir. Bu bir uyku şekli değildir! Bilim adamları, hastaların hipnoz altındayken uyanık kaldıklarını ve hatta eylemlerinin tam kontrolünü elinde tuttuklarını tekrar tekrar kanıtladılar.
3.Ortalama olarak, bir kişi günde en az iki kez hipnotize olur.
İster inanın ister inanmayın, muhtemelen günde en az iki kez hipnotik bir duruma girersiniz. Yaygın örnekler arasında, nereye gitmeniz gerektiğini fark etmeden hedefinize varmak, bir kitabın sayfasını okurken çevrede olanları fark etmemek ya da bir televizyon şovuna dalıp günün yarısının nasıl geçtiğini neredeyse hiç fark etmemek yer alıyor.
4.Resmi olarak, hipnoz 18. yüzyıldan beri var olmuştur.
Halkın dikkatini hipnoza çeken kişi olarak genellikle Franz Mesmer (1770) bilinir. Avusturyalı doktor muhtemelen daha önceki toplumlar tarafından hipnozun kullanımını biliyordu ve kariyerinin çoğunu hipnoz ve insan zihni üzerindeki etkilerini inceleyerek geçirdi. İlginç bir şekilde, Mesmer hipnozu “Hayvan Manyetizması” veya “Mesmerizm” olarak adlandırdı ve bunların sonucunda bugün hala hipnoz kullanılıyor.
5.Kaydedilen bazı açılamalara göre ise hipnoz tarihi M.Ö. 1500’lere , Antik Mısır’a dayanmaktadır.
Dünyanın bilinen ilk doktoru olan Imhotep, uyku tapınakları olarak bilinen şifa tapınaklarını kullandı. Tapınaklar bir tür telkin terapisi için kullanıldı ve insanlar hem fiziksel hem de zihinsel sorunlardan iyileşeceklerini düşünüyorlardı. Hipnozun bu süreçte kutsal olduğuna inanılıyordu. Bir uyku tapınağını ziyaret eden hastaya uykuya dalmadan önce doktor, büyü veya hipnotik durumun etkisi altına alınacağını, tanrıların uykusu sırasında onu ziyaret edeceğini ve onların düzeltmek istediği problemlerinin üstesinden gelmeye yardımcı olabilecek herhangi bir telkinde bulunabileceğini söylerdi.
6.Hipnoz anestezi olarak kullanılabilir.
Çeşitli çalışmalar hipnozun ağrı yönetimi için etkili bir araç olabileceğini göstermiştir. Aslında, EEG kullanılarak yapılan çalışmalar, hipnozun duygusal ağrı deneyimini ortadan kaldırdığını, ancak yine de duyusal hissi deneyimlemesine izin verdiğini göstermiştir. Dokunma hissedilebilir, ancak gerçek ağrı hissi beyin tarafından tanınmaz. Bu sebeple günümüzde birçok kadın doğal doğum için hazırlanırken Prenatal Hipnoz eğitimini tercih ediyor.
7.Sahne hipnozu ile Klinik hipnoz birbirinden farklıdır.
“Hipnoz” söz konusu olduğunda, çoğu insan sahne hipnozunu düşünmeye eğilimlidir. Sahne hipnozu, bir hipnotistin görünüşte rastgele insanları seçtiği, onları uyutmaya gönderdiği ve daha sonra güldürmek için komik hileler yapmasına neden olan popüler bir şovdur. Üstelik bu tür şovlarda gerçeklik kurgulanmış sahnelerden ibarettir. Klinik hipnoz ise insanların rahat bir zihin ve stratejik telkinler yoluyla çeşitli rahatsızlıkların üstesinden gelmelerine yardımcı olan yaygın olarak kabul edilen bir terapi şeklidir.
8.Herkes sahne hipnozu için uygun bir aday değildir.
Eğlence amaçlı bir sahne hipnozu gördüyseniz, şovmen/hipnotizman sahneye çıkmak ve “hipnotize olmak ” için rastgele bir izleyici grubu gibi görünen kişilerin içinden kişi seçtiğini göreceksiniz. Ama her iyi gösteri gibi, hiçbir şey göründüğü gibi değildir. Çeşitli bilimsel çalışmalara göre, bazı insanlar hipnotik telkinlere daha yatkındır. Bu insanlar bilinçaltına diğerlerinden daha kolay erişilebilir/daha kolay ikna edilebilir. Bu tür insanlar, farkında olmasalar bile, önceden hipnozu yapacak kişi tarafından teste tabi tutularak sınanırlar. Sonrasında hipnotik telkinlere daha yatkın kişiler seçilerek sahne hipnozuna devam ederler.
9.Hipnotize olan insan tamamen kontrolü elinde bulundurur.
Hipnoz bazen televizyonda gösterilir. Bu gösterimlerde genellikle hipnotize edilmiş bir kişinin tüm kontrolünü kaybettiği ve bir “kukla ” haline geldiği sahnelenir. Gerçekte, rahat bir hipnoz halindeki insanlar tamamen kontrolü elinde bulundururlar. Hipnoz halindeki insanlar hipnotistin ne telkin ettiğini duymalı, anlayabilmeli ve daha sonra hatırlayabilmelidir. Yani, bilinenin aksine hipnoz esnasında bir tavuk gibi gıdaklamaktan ya da bir cinayet çılgınlığına gönderilmekten endişe edilmemelidir.
10.Hipnoz, bir dizi hastalığın üstesinden gelmeye yardımcı olabilir.
İnsanlar çeşitli nedenlerle hipnoterapistler ararlar. Bu nedenler genellikle; korkuların ve fobilerin üstesinden gelmek, kilo vermek, olumsuz ve travmatize edici anılar, uykusuzluk ve sigara içmeyi içerir. Hipnoterapinin doğum sırasında ağrıyı azaltarak doğum yapan annelere yardımcı olduğu bile bulunmuştur. DEHB’Lİ çocukların ebeveynlerinin çoğu, hipnoterapinin çocukları üzerinde olumlu ve ilaçsız bir etkiye sahip bulduğunu söylemektedir. İngiliz Çocuk Sağlığı Pediatrisine göre, “Hipnoterapi çocuğun kontrol duygusu kazanmasına, benlik saygısını ve yetkinliğini artırmasına ve stresi azaltmasına izin veriyor.”
11.Hipnoz yapılmasındaki amaç hafıza kaybı ise hafıza kaybına neden olur.
Televizyonda, hipnotize insanlar hipnoz sırasında ne olduğunu asla hatırlamıyor gibi gösteriliyor olsa da yukarıda belirttiğimiz gibi, hipnotize insanlar seans boyunca uyanık ve farkında kalırlar. Ancak hipnoterapinin amacı olumsuz anıları unutmak ise, bu elde edilebilir. Anıların unutulması sadece amaç buysa gerçekleşir ve bu anılar bile daha sonrasında daha fazla telkin ile geri getirilebilir.
12.Beyniniz hipnotize bir durumda iken farklı çalışır.
Hipnoz, beynin zihnin bilinçli kısmını atlamasına izin verir. Soru sorma veya çevreye dikkat etme arzusunu “kapatır”. Bunun yerine, beyin, bilinçli olarak düşünmeden kişinin bedenini ve/veya çevresini kontrol eden bir durum olan hiperawareness(aşırı farkındalık/uyanıklık) kazanır.
13.Hipnotik trans halinde sıkışıp kalmak mümkün değildir.
Bir kişinin hipnotize edilmiş bir transa sıkışabileceği fikri yaygın bir yanlış anlamadır. Gerçek şu ki, hipnotize insanlar zihinlerinin veya bedenlerinin kontrolünü asla kaybetmezler ve hipnotize edilmiş bir durumdan gözlerini açmak kadar kolay çıkabilirler.
14.Her insan hipnozu farklı hisseder.
Hipnoz altındayken insanlar farklı duygulardan bahsedebilirler. Bazıları deneyimlerini televizyonla uykuya dalmak gibi tanımlarken, bazıları ağır hissettiklerini bildiriyor. Hepimiz deneyimleri farklı bir şekilde içselleştirdiğimizden, hipnoz hissinin her insan için farklı olduğu mantıklıdır.
15.Kendinizi hipnotize edebilirsiniz!
Televizyonda, her zaman bir hipnotizmacı ve hipnotize edilen bir kişi vardır, bu da hipnotizma ile tango yapmak için iki kişinin gerekli olduğu konusunda yaygın bir yanılgıya yol açar. Gerçekte, kendi kendine hipnoz gibi bir şey var ve tamamen geçerlidir. Hatta Fransız bir psikolog olan Emile Coue, bir kişinin tüm zihinsel direnci baskılayabileceği ve hipnotik bir duruma girebileceği tekniği geliştirmiştir.