Tüm ebeveynler başlarını ellerinin arasına alıp “Çocuğum benden nefret ediyor” diye yakınmaya başladığı o noktaya gelir. Çoğu ebeveyn için bu an, çocukları ergenliğe girdiğinde ya ilk kez ya da çok daha sık meydana gelir. Ergenler ve gençler, ebeveynlerinden bağımsız olmayı isteme ve psikolojik olarak özerklik aramak için doğal bir eğilime sahiptir. Ne kadar harika bir ebeveyn olursanız olun, bir noktada ergen çocuğunuz sizden uzaklaşacaktır. İyi haber şu ki, bu durum tamamen doğal.
Pratikte hala birçok yönden bize bağlı olan çocuklarımızın duygusal olarak, birden geri çekilmeleri gerçek bir zorluk olsa da bu geçişi dengelemek için yapabileceğimiz en iyi şey kendimizi onların yerine koymaktır. Neler yaşadıklarını anlamak ve yeni, değişen ihtiyaçlarına karşı duyarlı olmak amacıyla her zaman görüşlerine, fikirlerine ve sınırlarına saygı göstermeyi hedeflemeliyiz. İlişkimizin bu yorucu aşamasında çocuklarımızı desteklemeye devam edebilmemizin en temel yollarından bazıları şunlardır:
Bunun sizinle ilgili olmadığının farkına varın: Ergenler duyması acı veren bazı şeyler söyleyebilirler. Bu ifadeler aşırı olabilse de genellikle söylediklerinde daha da acı verici hale getirebilecek bazı gerçekler de vardır. Çocuklarımız tüm hayatlarını bizi izleyerek geçirdiler. Bunca zaman onların ilgisiz olduklarını, görmezden geldiklerini veya unuttuklarını düşündük ama aslında onlar her şeyi farkındaydılar, gözlemlediler ve özümsediler. Bizimle ilgili görüşlerini dile getirmeye başladıklarında veya bize sert tepkiler verdikleri zamanlarda bile verilmesi gereken cevap, onlardan veya kendimizden nefret etmek değildir. Herhangi bir kırıcı, zarar verici davranışa kesinlikle anında müdahale etmemiz ve kimseyi istismar etmenin kabul edilemez olduğunu onlara bildirmemiz gerekmesine rağmen, çocuklarımızın duygularıyla daha sağlıklı bir şekilde baş etmelerini istiyorsak, geri bildirimlerine açık olmalıyız. Bu, kendimiz hakkında hoş olmayan şeyler duymak anlamına gelebilir. Artık günde 10 kez mesaj atmamızı istemediklerini söylediklerinde onları ciddiye almak ya da kapıyı çalmadan odalarına girip çıkmamak da dahil. Tüm o şikayetçi oldukları şeyleri onları incitmek maksadıyla yapmasak da bu isteklerine karşı savunmaya geçmemeye ve çocuklarımıza zarar veriyor olabileceğimizi kabul etmeye çalışmalıyız.
Çocuğumuz ergenliğe girdiğinde, rolleri değiştirdiğimizi ve artık onların güçlü olan taraf olduğunu hissederiz. Bir zamanlar kollarımızda çaresiz bir bebekken şimdi güçlü iradeli, kanaat sahibi birine dönüşen bu kişi tarafından yönetildiğimizi veya kötü muamele gördüğümüzü hissedebiliriz. Hatta çocuklarımızı ve hayata karşı taze ilgilerini kıskanabiliriz. Bu noktada, mağdur hissetmeye ve “Gerçekten o kadar kötü müydük, “Beni affedemez mi?”, “Neden onun için yaptığım hiçbir şeyi anlamıyor?” gibi düşüncelere kapılma eğiliminde olabiliriz. Bununla birlikte, bizimle ilgilenmek ve daha iyi hissetmemizi sağlamak çocuklarımızın işi değildir. Bu bizim işimiz.
Ellerini uzattıklarında orada olun: Çocuklarımıza alan tanımak onları tamamen reddetmek anlamına gelmez. Ergenler ve gençler hala daha rehberliğimize ve desteğimize ihtiyaç duyarlar ve her zaman onlarla konuşmak, ortaya çıkan birçok engeli aşmalarına yardımcı olmak için orada olduğumuzu bilmelidirler. Bu, tartışmak istedikleri her şeye açık olmak anlamına gelir. Yardımımızı reddettikleri zaman çocuklarımızı asla cezalandırmamalıyız ve bize geldiklerinde daima cevap vermeliyiz. Bize eskiden olduğu kadar veya aynı nedenlerle ihtiyaç duymayabilirler ama bu bizim özveri ve sevgimizi azaltmaz.
Kaynak: https://www.psychalive.org/what-to-do-when-teen-pushes-away/