Ergenlik başladığında, ebeveynler sıklıkla kendileri ve çocukları arasında giderek büyüyen bir iletişim engeli hissederler. Yaygın olarak bu engeli görmezden gelir ve bunun sadece çocuklarının yaşadığı bir dönem olduğunu düşünürler. Tamamen çaresiz kaldıklarına inanan bazı ebeveynler de sorunları doğrudan çocuklarıyla birlikte ele alırlar. Bunlar nadiren işe yarayan yüzleşme ve çocuğu suçlayıcı yaklaşımı kullanırlar.
Aslında pek çok ebeveyn, ergenlerin onlarla iletişimi azaltmasıyla onlar üzerindeki kontrolü kaybettiklerini sanıp kendilerini zayıflamış ve tehdit altında hissediyorlar.
Bir ergen, hayatında neler olup bittiğini anlatmayı bırakınca, ebeveynler kendilerini yok sayılmış ya da reddedilmiş görüyorlar. Asıl sorun, ebeveynin şüpheli yaklaşımıdır. Sürekli hayat hakkında bilgisinin sınırlı olduğuna inandıkları ergenin onlardan hep bir şeyler sakladığını farz ederler.
Oysa birçok ergen kendi iç savaşıyla uğraşır. Çoğu zaman durumun, ebeveynleri ve diğer aile üyelerini bilerek kendisinden uzaklaştırmak istemekle ilgisi yoktur. Üstelik kendi içine kapanan ergenin ille de gizli şeyler yaptığı sonucuna varmak baştan atılmış yanlış adımdır zaten. Ergen çocuklarınız büyük olasılıkla gerçekte kim olduklarını araştırmaya başlamıştır.
Akran gruplarına, ev ortamına ve genel olarak topluma nasıl uyabileceklerini belirleme sürecindedirler. Nazik davranarak ve anlayabilecekleri yöntemleri kullanarak onlarla konuşmak pek çok sorunu çözmek için atılmış en büyük adım olacaktır.
Ergenleriniz artık arkadaşlarıyla beraberken bile yüz yüze sohbet etmek yerine sosyal medya uygulamalarını ve mesajlaşmayı kullanarak iletişim kuruyorlar. Sizinle konuşmamaları, vakit geçirmemeleri hep bir geçiş sürecinde olmalarından kaynaklanıyor. Bunlar yetişkinler için pek mantıklı gelmeyebilir, ama ergen çocuklarınız böyle iletişim kurarak kendilerini rahat hissediyorlarsa, aynı yolu ebeveyn olarak siz de kullanmaktan korkmamalısınız.
Çıldırmayın ve uzun söylevler vermeye hiç kalkışmayın. Çünkü bu, tam tersi bir etki yapabilir, hatta çocuğunuz bundan rahatsız olabilir.
Örneğin tüm arkadaşlarının kullandığı sosyal medya uygulamalarında çocuğunuzla herhangi bir gönderi paylaşmayın. Bu sadece onun arkadaşları gözünde küçük düşmesine, onların arasında alay konusu olmasına sebep olacaktır ki çocuğunuzla aranızda bir uçurumun açılmasına yol açacaktır.
Ergen çocuğunuzun tercih ettiği iletişim yöntemini denemeyi düşünün bence. Tabii ki bu, sürekli mesajlaşarak görüşmeniz gerektiği anlamına gelmez. Ama mükemmel bir “başlangıç” olabilir. Önce mesajla başlarsınız konuşmaya, sonra da yüz yüze devam etmeye birlikte karar verirsiniz belki. Ergenlerin genelde, hassas konular hakkında ebeveynleriyle önce yazışarak konuşmayı daha kolay bulduklarını biliyorum.
Çocuğunuzun size bir şeyler söylemeye çalıştığı zamanlar olduğunu göreceksiniz. Ya yarım dinlersiniz söylediklerini ya da öylesine dinlersiniz. Sizinle konuşmaya çalıştığı zaman vaktiniz bile olmayabilir hatta. Ama siz bunların hiçbirini fark etmezsiniz bile. Ergen birkaç deneme sonrasında size gelmekten vazgeçer. Ve siz tam da sizden uzaklaştığında görmeye başlarsınız. Oysa çocuğunuz size defalarca gelip derdini anlatmaya çalışmıştı.
O yüzden, çocuğunuz sizinle ne zaman konuşmak isterse onu mutlaka tüm dikkatinizi vererek dinleyin. Zaman ayırın. Bırakın elinizde ne varsa. Zaten bir ergen oturup sizinle saatlerce konuşmayacaktır. Onlar teknoloji çocukları unutmayın. En kısa yoldan söyleyiverirler her şeyi. Yani elinizden gelenin en iyisini yapın.
Konu ne olursa olsun, tepki vermeden dinleyin. Sesinizi yükseltmeyin, sohbet havasında konuşun. Daha çok onun konuşmasına izin verin, sözünü yarıda kesmeye çalışmayın. Nasihat olayına zaten hiç girmeyin. El kol hareketleri yapmadan konuşmaya çalışın. Bu ilk konuşma ergen çocuğunuza diğer konuşmaların kapısını açacaktır. Birlikte geçireceğiniz her fırsatı değerlendirmenizi tavsiye ederim
Arkadaşlarıyla zaman geçirerek, kendilerini odalarına kilitleyerek sizden kaçmanın bir yolunu kolayca bulabilen bir ergenle iletişim kurmanın kolay olduğunu söylemiyorum. Ama konuşmak için ısrarcı olmayın. İlk adımı onun atması için fırsat oluşturmaya çalışın. Genelde ebeveynlerin yaptığı en büyük hata, ergen çocuklarının üzerine çok fazla düşüp durmadan onlara beraber bir şeyler yapmayı önermeleridir. Size gelip mutlaka bir şeyler isteyeceklerdir, onu fırsata çevirin. Siz öneri götürmek yerine, onların getirdiklerini görmeye çalışın.
Bu yaşlarda çocuklar çok hassastırlar. Görünüşleri, vücutlarındaki değişiklikler onları hep tedirgin eder. Bu konularda onlara yüklenmemelisiniz.
Giydiklerinin yakışmadığını, boyunun çok uzadığını, yüzünde sivilceler çıktığını, ses tonunun değiştiğini, saç şeklinin çocuksu olduğunu, kilo almış olabileceğini düşünüyor olması çok muhtemel. Onun için hayati konulardır bunlar, size de çok saçma gelebilir. Ama bu yollardan aslında siz ebeveynler de geçtiniz. Hatırlamaya çalışın.
Ergen çocuklarınız sizin her şeyinizi kabul etmek ya da sevmek zorunda değil. Tıpkı sizin onun pek çok davranışını kabul etmek ve sevmek istemediğiniz gibi. Bu durumun karşılıklı olduğunu bilin ve hoşgörülü tarafın siz olmanız gerektiğini de unutmayın. Çünkü yetişkin olan sizsiniz. Siz bir ergen gibi davranamazsınız. Eğer ola ki davranırsanız işte o zaman gerçekten bir sorununuz var diyebilirim.
Tabii ki kural koyacaksınız. Ama kurallarınızın makul olmasına dikkat edin. Örneğin akşam en geç saat dokuzda yatmış olacaksın gibi bir kuralı koysanız da zaten yapmayacaktır.
- Koyduğunuz kuralları sık sık değiştirmeyin. Bugün böyle, yarın öyle olmaz. Ergen çocuğunuz, canınız ne zaman isterse ya da durum neyi gerektirirse kural değiştirebileceğinizi düşünmemeli. Çünkü o zaman sizin koyduğunuz kurala hiçbir şekilde uymaz. İstikrar, hayatında bir rutin oluşturması için çok önemlidir.
- Verdiğiniz sözü mutlaka yerine getirin. Tutmadığınız her söz onun gözünden düşmenize sebep olacaktır. Size güveni azalacaktır.
- Asla karşılıklı sevmeyin. Çocuğunuz her ne yaparsa yapsın sizin onu sevmekten asla vazgeçmeyeceğinizi bilmeli. Örneğin benim istediğim gibi davranırsan seni daha çok severim gibi bir cümleyi varsa silin defterinizden.
- Affetmeyi bilin. Hiç kimse mükemmel değildir. Kendi hatalarınızı hatırlayın ve çocuğunuzu hatalarıyla baş başa bırakmayın. Asıl sizin desteğinize en çok öyle zamanlarda ihtiyacı olacak.
- Gülümsemeyi unutmayın. Yüzünüze yerleştirdiğiniz sert ifade onu hep tedirgin edecek, hep bir suç işlemiş hissine kapılmasına neden olacaktır.
- Hiçbir zaman suçlayıcı bir yaklaşım seçmeyin. Suçlayıcı ifade tarzından uzak durmaya çalışın. Dinlemeden hiçbir konuda karar vermeyin. Suçlu olsa bile sizin ağzınızdan bunu duymak onu yaralayacaktır. Onu anladığınızı göstermeye çalışın.
- Üzgün olduğunda teselli edin, mutlu olduğunda ona katılın, geçmiş yanlışlarını yüzüne vurmayın, hayattaki başarıyı derslerde aldığı notlarla ölçmeyin, onu adım adım takip etmeyin, hayatını kontrol etmeye çalışmayın. Ona kendi alanını tanıyın ve yaşına uygun özgürlük tanıyın.
Yeni yazımda görüşmek dileği ile
Sevgilerimle,
Fazilet
Kaynak: Seyitoğlu, F. (2021). Karnı Tok Ruhu Aç Çocuklar. İstanbul: Destek.