Doktorlar psikolojik sağlıkla fiziksel sağlık arasındaki ilişkinin uzun zamandır farkında, ancak yakın zamana kadar ruhsal hastalıklar, kalp krizi gibi rahatsızlıkların sebebi olarak görülmüyordu.
Depresyon sindirim sistemi hastalıkları, kronik ağrılar, felç ve erken ölüm gibi fiziksel hastalıklarla ilişkilendirildi. Aynı zamanda depresyon kalp sağlığıyla da yakından ilişkili. Yeni bir araştırma depresyonun kardiyovasküler hastalıklar için en büyük risklerden birini oluşturduğunu ortaya koydu.
Görünüşe göre depresyon&kalp rahatsızlıkları iki yönlü ilişkide. Kalp rahatsızlığından muzdarip hastaların hastalıklarının bir sonucu olarak depresyona girme ihtimalleri yüksekken, depresyonda olan fiziksel olarak sağlıklı kişilerin de kalp rahatsızlığı geçirme ihtimalleri artıyor.
Araştırmaya göre kalp rahatsızlıkları riskinde, depresif ruh hali ile yorgunluk, yüksek kolesterol seviyesi ve obezite ile aynı seviyede riskli çıkarken; daha yüksek riske sahip faktörler sigara ve yüksek tansiyon oldu.
Araştırmayı yürüten Harvard Tıp Fakültesi’nden profesör Ahmed Tawakol, fizyolojik sağlık ile kalp hastalıkları arasındaki bağın yüzyıllardır bilindiğini; ancak son yıllarda stres ve depresyonun kalp krizinin basit belirtileri olmaktan öte, önemli sebepleri olabileceğinin ortaya çıktığını ifade etti.
Depresyon Kalbe Nasıl Zarar Veriyor
Araştırma kapsamında 10 yıllık bir süre boyunca, yaşları 45 ile 74 arasında değişen 3,500 Alman erkeğin fiziksel ve ruhsal sağlığına ilişkin bilgileri toplanmış. Araştırmacılar verileri analiz ederek klinik depresyon ile diğer kalp krizi risklerini karşılaştırmışlar.
Analizler ölümcül kalp krizi riskinin depresyonda olan bireylerde de, yüksek kolesterol veya obezite sahibi bireylerdeki kadar yüksek olduğunu ortaya koyuyor. Toplamda, kalp krizinden kaynaklı ölümlerin %15’i depresyonla ilişkilendiriliyor.
Bulgular, depresyon hastalarında kalp sağlığını ve kalp hastalarında ruhsal sağlığı yakından takip etme ihtiyacına işaret ediyor.
Araştırmanın baş yazarı Münih Teknik Üniversitesi’nde psikosomatik tıp profesörü olan Dr. Karl-Heinz Ladwig, yüksek riskli hastalarda kalp hastalığına eşlik eden depresyonun tanısal araştırmasının standart olması gerektiğini ifade ediyor.
Depresyonun kalp sağlığını nasıl tehdit ettiği tam olarak belirlenemedi ancak stres hormonlarının rolü tahmin ediliyor. Ayrıca depresyon tedavilerinin kalp sağlığını geliştirip geliştiremeyeceği de kesinlik kazanmadı.
Dr. Takawol, stresin ve depresyonun tedavisinin kalp hastalığında azalmaya neden olup olmadığını değerlendirmek için geniş randomize çalışmalara ihtiyaç duyulduğunu belirtiyor ve ekliyor: “Bu süreçte, kalp hastalığından muzdarip hastaları tedavisinde psikolojik risk faktörleri de gözden geçirilmeli.”
Kalp-Ruh İlişkisi
Psikolojik sağlık ile kalp sağlığı arasındaki ilişkiyi gösteren çalışmalardan bir tanesi; depresyon, tek kutuplu kişilik bozukluğu, şizofreni veya nevrotik rahatsızlıklara sahip olan insanların, felç ya da kalp hastalığı geçirme riskinin normal insanlara göre 2 kat daha fazla olduğunu ortaya koyuyor. Yakın zamanda yapılan bir başka araştırmada, kalp doktorları, psikolojik stresin kalp krizine sebebiyet veren nörolojik ve fizyolojik değişikliklere yol açtığını gösteriyor.
Yeni bulgular, bazı araştırmacıların kalp rahatsızlıklarının tespitinde bir depresyon testinin intard kalp elektrokardiyogramından (olası kalp problemleri için kullanılan standart bir araç) daha bilgilendirici olabileceğini iddia etmelerine neden oldu.
Ancak bu ilişkinin mekanizması hala anlaşılabilmiş değil. Pek çok açıklama, psikolojik rahatsızlıklara sahip kişilerin çoğunlukla kötü beslendiğine, sigara gibi zararlı alışkanlıklara sahip olduğuna, alkol ve uyuşturucu kullandığına; bunların da kalp krizi riskini artırdığına yani davranışsal faktörlere işaret ediyor. Bu davranışsal faktörlerin yanı sıra, büyük ihtimalle karmaşık duygular ve biyolojik faktörler de hastalık riskini artırıyor.
Diğer taraftan, sağlıklı bir yaşam tarzına sahip olmanın hem depresyonu hem de kalp rahatsızlıklarını önlemede ve tedavi etmede etkili olduğu ortaya koyuldu.
Kanada Kalp ve Felç Vakfı’ndan Dr. Brian Baker, önleyici stratejilerin sağlıklı insanlar için de psikolojik rahatsızlığı olan insanlar için de aynı olduğunu söylüyor ve ekliyor: “Sağlıklı beslenme, fiziksel aktivite, sigaradan uzak durma, stresle baş etme ve alkol tüketimini sınırlandırma. Sağlığımıza yönelik olumlu davranış değişiklikleri hem fiziksel sağlığımız hem de ruh sağlığımız için önemli.”