0-6 yaş arası çocuklarda karşı cins ebeveyne yoğun bir ilgi olur. Tabii bu ilgi, yetişkinlerin karşı cinse duyduğu ilgiyle hiç benzerlik göstermiyor. Bu bir çeşit provadır. Karşı cinsle olan ilişkisinin temellerini bu yaşta atmaya başlar. Örneğin; kız çocuğuyla çok ilgilenen bir baba düşünün. Her hareketini onaylayan, onu destekleyen bir baba ise gelecekte babasının özelliklerini taşıyan bir eş adayı seçmeye çalışabilir. Babasından hiç ilgi görmeyen bir kız çocuğu da kendisine uzak ve soğuk davranan bir erkeği yadırgamayabilir. Genelde kız çocuklarının babaya, erkek çocuklarının da anneye düşkün olduğunu eminim siz de çevrenizden duymuşsunuzdur. Bu ilginin aşkla bir bağlantısı olduğunu hiç düşünmeyin, çünkü yok böyle bir şey. Çocuğunuzun yaşadığı size karşı beslediği güvenle bağlantılı yoğun bir ilgiden başka bir şey değil.
Çocuğunuza, “aşkım” kelimesini kullanmayın. Özellikle babalar kızlarına, anneler de oğullarına bu kelimeyi kullanmamak için özen göstermeli. Sizin aşkınız eşiniz olmalı, çocuğunuz değil. Bu yüzden, çocuğumuzu her zaman onun bizim çocuğumuz olduğunu hissettirecek şekilde sevmeliyiz ve bunu ona açıkça hissettirmeliyiz. Neden mi? Çünkü sizden gelen sevgiyi “aşk” ile birleştirirse ileride kendisinden yaşça büyük insanların sevgisine ihtiyaç duyabilir.
Çocuğumuzu hafifçe yanaklarından öpmeliyiz. Eğer çocuğunuz sizi dudağınızdan öpmeye çalışırsa bunu bir şekilde engellemeye çalışın. Ama azarlamayın. Onu küçük düşürecek bir hareket yapmayın. Gülmeyin de. Hele hele bunu onun yanında başka birisine sakın ola ki anlatmayın. Sadece yanağınızı çevirip sizi yanağınızdan öpmesini sağlayın.
Çocuklarımız bizim her şeyimiz. Onları en iyi şekilde geleceğe hazırlamak, mutlu ve sağlıklı yaşadıklarını görmek için çabalıyoruz. Sizin ebeveyn olarak niyetiniz çok masum da olsa çocuğunuzun sağlıklı bir cinsel kimlik oluşturması için bu önemli. Çocuğumuzun bizim sevgimize, desteğimize, ilgimize, yardımımıza ihtiyacı var. Ona sarılmamız, onunla yumuşak bir ses tonuyla konuşmamız, güzel sözler kullanmamız yeterli. Onu dudaktan öpmemize değil. Bizim çocuğumuz olması onu dudağından öpme hakkını da bize vermiyor. Ayrıca bir sürü sevgiyi gösterme şekli varken böyle uç bir sevgi gösterisi içine girmemize ne gerek var ki!
Ender ve Engin şimdi iki yetişkin kardeşler. İkisinin de başından kısa aralıklarla iki evlilik geçmiş. Baba, iş nedeniyle hep uzakta olduğu için neredeyse hayatlarında hiç olmamış. Bu iki erkek kardeş, annelerinin yoğun ilgi ve sevgisiyle büyümüşler. İş hayatında önemli başarılar elde etmişler, ama evlilikleri bir türlü yürümemiş. “Siz nedenini tahmin ediyor musunuz?” diye soruyorum. Cevap vermek yerine sorumu geçiştiriyor Ender. Biraz zor oluyor ve zaman alıyor, ama nedenini sonunda çözüyorum. “Çok soğuklar. Annem bizi aşkımlar, canımlar, sevgilimlerle büyüttü” diyor sonunda. “Annemin sıcaklığını nedense hiçbir kadında hissedemedim. Çok mu zor bir insana sevgi göstermek?” Bir annenin evladına duyduğu sevgiyle eşlerin birbirine duyduğu sevgi aynı olamaz elbette. Hani bu iki kadın duygusunu kıyaslamak bile işlerin neden karıştığını göstermeye yetiyor aslında.
Çocuklarımızın bir sevgiliye değil, ebeveyne ihtiyaçları var. Onların mutluluğu, sağlığı ve başarısı için sınırları iyi belirlemeliyiz.
Kaynak: Seyitoğlu, F. (2021). Karnı Tok Ruhu Aç Çocuklar. Destek Yayınları. İstanbul.