Covid-19 döneminde hepimiz sarsıldık. Böylesine zorlayıcı travmatik dönemlerde hepimiz yolumuzu kaybedebilir, bir fırtınada sürükleniyor hissine kapılabiliriz. Salgınla ilgili belirsizlik, yakınlarımızın başına bir şey gelmesi düşüncesiyle yaşadığımız korku, mutsuzluk, ümitsizlik, çaresizlik gibi duygular bizi zorlamaya başlayabilir.
İçinden geçtiğimiz zor bir dönem ve bu zor dönemde ebeveyn olarak sahip olduğumuz değerleri çocuklarımıza gösterebiliriz. Böyle zorlu süreçlerde yolumuzdan sapmalar yaşadığımızda, yolumuzu kaybettiğimizi düşündüğümüzde yolculuğumuza kaldığımız yerden devam edebilmek için aslında bizler değerlerimize tutunuruz. Duygularımız bize hep bir şeyler söyler. Belirsizliğe ve sevdiklerimizi kaybetme ihtimaline karşı korku duyarız. Elimizden bir şey gelmemesi bizi çaresiz hissettirir. İşlerin yolunda gitmeyeceğine dair ümitsizlik hislerimiz artar. Olumsuz deneyimlerimiz ve kayıplarımızdan dolayı mutsuzluğun içine düşeriz.
Böyle durumlarda fırtınada sürüklenmeye başladığımız zaman yapabileceğimiz şey sürüklendiğimizi fark etmek ve bir yerlere sıkıca tutunmak olacaktır.
Kaygı ve telaş içindeyken sürüklendiğimizi fark etmek zordur. Bunu fark etmemize yardımcı olması için kendi kendimize şu soruları sorabiliriz. Aynı soruları çocuğumuza da sorabilir ve yolculuğumuza birlikte devam edebiliriz: “Son bir haftalarda yoğun olarak bizi hangi düşünceler ve duygular zorluyor? Çaresizlik, ümitsizlik, korku, kaygı, mutsuzluk, sıkıntı, şimdi ne olacak endişesi, ne yapmalıyım telaşı, mutsuzluk sonra sıcak basması, sosyal medyayla aşırı meşgul olmak, çarpıntı, gerginlik, sürekli bir şeyler yeme isteği içinde miyiz?”
Bizi zorlayan duygu ve düşünceleri çocuğumuzla beraber değerlendirebiliriz. Yukarıda örneklerini verdiğimiz duygu, düşünce ve dürtülerimizin üzerine yoğunluğumuzu azaltmak için güçlü çaba sarf etmeye başlayabileceğimiz gibi, belirli düşüncelere kapılmamak için de kendimizi teskin etmeye çalışabiliriz. Eğer kendimizi yukarıdaki gibi kötü bir durumda bulursak ve içinde bulunduğumuz andan koptuğumuzu fark edersek fırtınada sürüklenmemek için aşağıdaki maddeleri uygulayabiliriz. Çocuğunuzun da sizinle birlikte uygulamasına yardımcı olabilirsiniz.
Bir: Derin nefes alın. İçimize çektiğimiz bu nefesi dışarı verirken bir miktar yavaşlayın ve havanın kokusunu, ağzınızdaki tatları fark edin.
İki: Şimdi dikkatinizi etrafınızda olup bitene verin. En yoğun ses işitmeye, en renkli cismi seçmeye, ayaklarınızın altındaki zemini fark etmeye çalışın. Çocuğunuzla birlikte bulunduğunuz yerdeki üç eşyayı ayırt edin. Bunları yaparken duygu ve düşüncelerimiz bizi her saniye içinde bulunduğumuz andan bizi koparmaya teşvik edebilirler. Eğer böyle olursa, lütfen kurtulmak için verdiğiniz gayreti hatırlayın ve dikkatinizi yukarıdaki gibi bedeninizin dışında olup bitene doğru genişletin. Çocuğunuzla birlikte bunu birkaç kez tekrarlamanız gerekebilir.
Zorlayıcı duyguları tecrübe etmek ve onları kontrol altında tutmak isteyebiliriz. Fakat bu duyguları kontrol altına almaya çabalamanın işleri daha da kötüye götürdüğünü unutmayın. Bunun yerine duygularımızın var olmalarına izin verebiliriz. Onlara içimizde bir yer açabilir ve yaşamımıza onların varlığı bilincini edinerek devam edebiliriz. Tabii bunu yapabilmek söylendiği kadar kolay değil. Duygularımıza içimizde yer açabilecek ve onlarla yolumuza devam etmemizi kolaylaştıracak bazı yöntemler var. Bu yöntemleri çocuklarımızla birlikte uygulayabiliriz.
Bahsettiğimiz gibi derin nefes almak birinci yöntem. İkinci yöntem şu anda tecrübe ettiğimiz duygumuzu tanımlamak. Korku, kaygı, çaresizlik ya da mutsuzluk mu? Eğer tanımlayamıyorsak, onu daha sonra tanımada size yardımcı olabilecek basit bir isim verin.
Üç: Duygunuzu en yoğun vücudunuzun neresinde hissettiğinizi belirleyin. Sanki elinizde bir kalem varmış gibi onun etrafını çizin.
Dört: Bu duyguyu bir cisme benzetin. Taş, kaya, gaz bulutu, kitap vb.
Beş: Bunları yaparken duygunuzdan kurtulmak için muhtemelen ortaya çıkacak dürtülerinizin farkına varın.
Altı: Duygunuzun tıpkı organlarınız gibi bedeninizde var olduğu yerde bulunmasına izin verin.
Yedi: Yukarıda öğrendiğimiz gibi dikkatinizi bu duyguyu da içerecek şekilde dış dünyaya doğru genişletin. Bu, dikkatinizi dağıtmak değil. Tıpkı evin farklı odalarının ışıklarını açar gibi dikkatinizi yaymaktır.
Sekiz: Ve son olarak o an sizin için önemli olan şeylere doğru harekete geçin.
Her şey aslında fark etmekle başlıyor ve devam ediyor. Çocuğunuzun kendisini değerli hissedebilmesi için bu farkındalığı birebir yaşaması gerekiyor.
Bu deneyimi ona sağlayabilecek kişiler de anne ve babadır. Ama bu, devam eden bir farkındalık olmalıdır. Ara sıra aklınıza geldiğinde yapmanın etkisi olmayacaktır. “Ben buradayım” demelisiniz çocuğunuza. “Her ne olursa olsun seninleyim. Seni yadırgamayacak, eleştirmeyecek, küçümsemeyeceğim. Benim için en önemli olan şey senin sağlığın, varlığın. O yüzden hangi fırtınaya yakalanırsak yakalanalım birlikte aşmak için mücadele vereceğiz.”
“Annem için kırılan bardağı daha önemli. Tabak setinin bozulması korkunç bir şey. Çekmecem düzenli olsun da benim hissettiğim ne olursa olsun işte. Bir bardak kırdım diye bana söylediği sözler haftalarca zihnimden çıkmadı” diyor Asuman bir seansta. Çocuklarınızın yaşayan bir canlı olduğunu ve sizin her hareketinizi, her sözünüze hafızaya işlediğini unutmamalısınız. Birlikte güçlenin, karşılaştığınız zorlukların içinde zayıflayıp kaybolmak yerine. Halbuki annesi bu zor günlerde daha hoş görülü ve sabırlı olsaydı sakin kalabilmeyi rol model olarak çocuğuna öğretmiş olurdu.
Kaynak: Seyitoğlu F. (2021) Karnı Tok Ruhu Aç Çocuklar Destek Yayınları İstanbul