İnsanların neden aynı hataları tekrar tekrar yaptığını hiç düşündünüz mü? Lise diplomasına veya üniversite diplomasına sahip olmaları önemli değil, herkes hata yapıyor. Ama gerçek şu ki, hayatta birçok insanın kabul etmeyi reddettiği bazı gerçekler vardır.
1. Her zaman affederseniz, kötülüğün cezasız kalmasına yardımcı olursunuz.
Bazı insanlar, yalnızca affetmenin yeni bir güne saf ve temiz bir ruhla başlamamıza yardımcı olabileceğine inanır. Ancak hiç kimse aslında 2 tür affetme olduğunu düşünmez.
- Bu tür affetme, kendi endişelerimizin üstesinden gelmemize ve kendi içimizde huzur bulmamıza yardımcı olur. Bizi gücendirenlere karşı değil, içe dönüktür. Dolayısıyla, bu tür bir bağışlama ile tam olarak affetmeye çalışmayız, bunun yerine suçlamadan uzak durmaya çalışırız. Asil, faydalı ve gereklidir.
- Davranışsal. Bu tür affetme, bizi gücendiren kişiye karşı tutumumuzla ilgilidir. Ne yazık ki, birini bir veya birkaç kez affettiğimizde, eylemlerinin cezasız kalacağına inanmalarına yardımcı oluyoruz. Bu yüzden onları affedip affetmeme kararı bize kalmış.
2. Hiçbir şey sizi kendi hayatınızdan kurtarmayacak.
Buna çok güzel bir örnek Terry Gilliam’ın yönettiği The Zero Theorem filmi. Filmin ana karakteri, günlerini kelimenin tam anlamıyla bir telefonun yanında oturarak ve yaşamın anlamını ona gösterecek olan Tanrı’dan bir çağrı bekleyerek geçiriyor. Ama sonunda ana karakter, Tanrı’nın onu asla aramayacağını anlıyor. Bu filmi izleyenlerin bu gerçeği anlaması için 2 saat ekran süresi gerekiyordu. Ancak, çoğumuz hayatımızın sonuna kadar bu gerçeği kabul edemiyoruz. Belki de bize ne olmamız gerektiğini söyleyecek bir mucize ya da en azından bir işaret bekliyoruz. Ancak, sizi kurtararak sihirli bir değnek olmadığını bilmeniz lazım.
3. Kimi zaman başarısızlık gereklidir.
Bir şekilde paradoksal olarak, birçok başarılı insan başarısızlıkları sayesinde başarıya ulaştı çünkü bu başarısızlıklar onları daha güçlü kıldı. Örneğin Stephen King’in masasının üzerinde elindeki onlarca ret mektubunu iliştirdiği özel bir çivisi vardı. İstatistiksel olarak konuşursak, Stephen King ile aynı yeteneğe sahip insanların %95’i defalarca reddedildikten sonra “Tamam, bu meslek muhtemelen bana göre değil” diyor. Geriye kalan %5’lik kısım ise sektörlerinin reddedilmelerine rağmen asla pes etmeyen Stephen King’leridir. Başarının seçim süreci böyle işler.
4. Para önemlidir.
Önceki nesiller, paranın dünyadaki en önemli şey olmadığını tekrarlamaktan hoşlanırlar. Para bize mutluluk, sevgi veya sağlık veremez. Ama hepimiz kabul edelim ki parasız olmaktansa parayla mutlu, sevilmiş ve sağlıklı olma şansımız çok daha yüksek. Ayrıca dünyayı gezme, hayallerimizi gerçekleştirme, sevdiklerimizi bulma ve hayır faaliyetlerini destekleme şansımız da daha yüksek. Her kuruşunu sayması gereken bir kişi için, hayallerini gerçekleştirmek çok daha zor.
5. En büyük başarısızlığımızın bile bir bahanesi vardır.
Beynimiz çok tembel olduğumuzda veya bir şey yapmaktan korktuğumuzda bize bahane bulma konusunda harika bir iş çıkarır. Çalıştığımız şirketi değiştirmekten korktuğumuzda, istikrara ihtiyacımız olduğunu söyleriz. Profesyonel bir görüşten korktuğumuzda buna gurur deriz. Hayallerimizi gerçekleştiremediğimizde, yeterince yetenekli olmadığımızı söyleriz. Sabah erken kalkamadığımızda ise sağlığımıza dikkat ettiğimizi söylüyoruz.
Gördüğünüz gibi, sevmediğimiz veya korkmadığımız şeylerden kaçınmak için birçok bahane buluyoruz. Beynimizin bu yeteneğine dikkat eder ve onunla savaşırsak başarılı olma şansımız artar.
6. “Evet” insanı olmak, uyulması gereken en iyi kural değildir.
Jim Carrey’in oynadığı Yes Man adlı film, yeni olan her şeye açık ve olumlu tepki vermeyi trend haline getirirken öte yandan “hayır” yanıtı olumsuz ve yıkıcı bir şey gibi görünmeye başladı. Aslına bakarsanız, “hayır” yanıtı olumsuzlukla bağlantılı değildir. İrademizi ve uğraşmak istediğimiz insanları ve olayları rasyonel olarak seçme yeteneğimizi gösterir. Aslında hem “Evet” demeyi hem de “Hayır” demeyi bilmemiz gerekiyor.
7. Dünyanın en şanssız insanı siz değilsiniz.
Muhtemelen hepimizin ciddi sorunlarına rağmen pozitif ve eğlenceli kalan arkadaşları vardır. Örneğin hasta ebeveynlerini desteklemek için tüm parasını vermek zorunda kalan küçük bir kız çocuğu veya bir kazada tüm ailesini kaybeden birisi olabilirsiniz. Sorunlarını göstermek istemedikleri için mutlu görünebilirler. Bu yüzden çaresiz olduğunuzda, sorunları olan tek kişinin siz olmadığınızı unutmayın. Diğer insanların sorunları sizinkinden çok daha ciddi olabilir.
8. Tüm insanlar maske takar.
İşteyken, ailemizle ve arkadaşlarımızla birlikteyken farklı davranırız. Gerekli koşullara uyum sağlayabilmek için ortama göre farklı maskeler takıyoruz. Bu yüzden iş arkadaşınızın düşündüğünüzden farklı biri olduğu ortaya çıktığında şaşırmamalısınız. O bir ikiyüzlü değil, sadece sizin görmemeniz gereken maskeyi giydi.
9. Arkadaş listemizi yeniden gözden geçirmeye değer.
Arkadaşlarımız çok değerli bir kaynaktırlar ve biz yaşlandıkça daha da değerli hale gelirler. Okulda onlarca arkadaşımız olabilir ama 30’dan sonraki arkadaş sayısını tek elle sayabiliriz. Hiç kimse mükemmel olmadığı için eski dostlarımızı kaybetmek bazen bizim için zor olabilir, değil mi?
Aslında bizim için kesinlikle mükemmel olmayan 2 tür arkadaş vardır:
- Bizi aşağı çekenler. Örneğin, her zaman onlar için çözmemiz gereken birçok sorunu ve şikayeti olanlar. Bu insanlar için üzülsek bile, onları arkadaş listemizden silmek daha iyidir.
- En çok ihtiyacımız olduğu anda bizden yüz çevirenler. Tüm sorunlarınızı kendi başınıza çözmeyi başardığınızda, bu arkadaşınızın gitmesine izin vermeyi unutmayın.
10. Hiç kimse sizin gibi düşünmez.
Gençler, kimsenin onları anlayamayacağını düşünmekte yanılmazlar. Aslında dünyadaki hiçbirimiz birbirimizi tam olarak anlayamayız çünkü hepimiz dünyayı kendi benzersiz açımızdan görüyoruz. Bu nedenle, sevdikleriniz görünüşte bariz olan şeyleri anlayamadığında çıldırmayın.
11. Tanıdığınız herkes sizi bir şekilde kullanır.
Garip gelebilir ama hepimiz birbirimizi öyle ya da böyle kullanıyoruz. Bir işveren kaynaklarımızı kullanır, sevgilimiz duygularımızı kullanır, arkadaşlarımız bağlantılarımızı, yardımsever kişiliğimizi, eğlenme yeteneğimizi veya onlara borç para verme yeteneğimizi kullanır. En iyi arkadaşımız bizim desteğimize, şirketimize ve günlük iletişimimize ihtiyacı olduğu için bizimle beraber olabilir. Bu yüzden, insanların sadece iyi ve sevimli bir insan olduğun için senin etrafında kalmadığını anlamalısın.